Kayıtlar

Eylül, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Günce/

Bir ağacın kovuğuna sığınmış, dışarıda yağmurlar yağarken bebeklik battaniyesinin altında uyuduğu için güvende hisseden bir kız çocuğu gibi hissediyorum. 24 yaşında, üniversiteyi bitirmiş, mesleğinin henüz başlarında biri böylesine savunmasız, sahipsiz hissetme hakkına sahip midir? Yoksa meydana çıkıp bütün zorluklara göğüs gererek mücadele mi vermelidir hayata karşı?  Ben bir insanım. İnsan olduğum için haklarım var. İnsan olduğum için tarihten bu yana kocaman bir bütünün doğal bir parçasıyım. Çalışmak istediğim alanlar, hedeflediklerim, araştırmak istediklerim, peşinden koştuklarım ve daha nicesi. Yaşıyorum, yaşadığımı hissediyorum. Yoruluyorum, yorulduğumu hissediyorum. Ben varım, buradayım, iyi bir niyet taşıyarak ve her kötülüğün farkında olarak, hatalar yaparak, zorluklar aşarak, alaya alarak kimi zaman kendimi, kimi zaman sonsuz bir saygı duyarak ama hangi koşul altında olursa olsun ben buradayım. Yazıyorum, okuyorum, büyüyorum. Burdayım. Hayatın bütün gerçekliğini bir kenarda t

Günce / Yorgunluk

 Merhaba Sevgili Okur, İnsanın gözyaşı bitene kadar ağladığı akşamların ardından sabah kalkıp makyaj tazelemesi, işe gidip çalışarak yemek satın alacağı parayı kazanması ne kadar da gerçek bir duygu. Sahiden yetişkin olmak birazcık uzaylı olmak gibi, birazcık robotlaşmak gibi. İnsanlıktan çıkmak zorunda kaldığın, insan yönünü biraz iptal etmeyi öğrenmek zorunda olduğun bir yer yetişkin olmak.. Kendi kendimle yediğim leziz bir akşam yemeğinin ardından bütün masa örtüsünü tek bir hamle ile çekerek yerle bir etmiş gibi hissediyorum. Ve çatlayana kadar ağlamalı geçen akşamın ardından bir yudum su içip uykuya dalacağım. Her şeyi biraz film sahnesi yaşar gibi tecrübe etmeye meylim vardır. Beni tanıyan herkes de iyice bilir bu ince detayını hayatımın. İnsanlara her daim hayatı korkusuzca yaşamayı öğütlemem de bundandır biraz. Cesur davranmayı, önünü ardını hesap etmeden yaşamayı, buradan bana bir zarar gelir bak bundan uzak durayım diye bir fren sistemi kurmadan hayat idame ettirmeyi kendime

ÇARPIŞMALAR

 Bugün hayatımda yeni bir güne uyandım. Eskiye göre daha cesur bir kız olduğumu hissederek, hayata karşı çok daha gerçekçi bir yaklaşım benimseyerek; artık sınırlar inşa etme, çizgiler çekme, burası benim alanım sana ne oluyor diyebilmek konusunda daha güçlüyüm. Uzay boşluğunda iki dev cismin çarpışması ile galaksiler oluşuyor. Gerilip gerilip çarpışmanın sanılandan daha güvenli olduğunu idrak ediyorum. Bütün gerçekliğiyle dünyayı yerlere serip, hayattan beklentilerimi ortaya döküyorum. Pat pat, çat çat neyse o her şey dökülecek. Yapılacak, adil pazarlık yapılacak yapılacaksa. İnsanın meseleleri olur, çözülmesi zordur. İnsan, bu meselelerle insan olur. Dönüşmenin bereketi vardır. O bereketi aramakla yollar açılır, yollar bulunur. İnşa ettiğimiz bir kişi vardır. Yalnızca bir kişi inşa edebiliriz. Öyleyse kavga etmek, çarpışmak, sert duvarlar yıkmak, devrilmek ve yeniden ayaklanmak; bütün bunlar benim sevgiyle yaptığım şeyler olacak. Özlüyorum. Çok uzakta bir yeri özlemek ne demek? Çok u

DİKEN

 Merhaba Sevgili Okur, Şu sıralar akmak, akıntı, akış gibi kelimelerin haline bürünmüş vaziyetteyim. Bir yanımda beni dünyanın türlü telaşesiyle işgal eden gündelik yaşamım diğer yanımda kalbimin içinde dönüp duran ışıltılı hayaller mütemadiyen akmaktalar. Öte yandan güzelim hayallerimi bıçak gibi kesen bir cisim sürekli göğe çıkıp kocaman bir gürültü ile suyu keserek kayalıklara inmekte. İçimde çarpışmalar, güçsüzlükler, korkular, heyecanlar ve ümitler yerlerini birer birer alarak, sahnede debelenip duran benliğimi seyretmek istiyorlar. Ne tuhaf, hepsi gibi ben de seyretmek istiyorum bu kızın başına gelecek olanları. Ruhunu yarıp duracak, karşısında hayatındaki en büyük mücadeleyi vermesi gerekli olan, hiç korkmadan çarpışmak zorunda kalacağı başka türlü asla alt edemeyeceği kocaman bir savaş var önünde. Bu kız zayıf, güçsüz, birinin ona kol kanat germesine muhtaç... Aşkının kuvveti ile karşı karşıya kalacağı yıl, işte tam olarak bu yıldır.  Şimdilik yazmaya ve düşünmeye mecali kalmam

Bir Şiir Denemesi

Yırtıyor üzerindeki incecik tülü Orta dünyada öldürmek yaşamak için  Ama harcı değil beceriksiz kavrayıp düşüyor demirlerinden  Kime ait öfkeli örtüsü orta dünyanın kırık kalbi kim için  Atıyor, çarpışıyor kılıçları içimizdeki ruhlar cennetinin  Bu yeryüzü, alem kararsız ne yapacak o da bilmiyor hiç bilmiyor mevsimi gelen  Elinde avucunda biriktirdiği kış dikeni  Nerede düşecek kimi öldürüp kimi diriltecek Aileler koşuyor kalabalık çok kalabalık Devrim devriliyor evrim evriliyor isyan ediyor çocuklar yaşları şahane keyifleri yerindedir Dişleri tazı dişleri   Sesleri hele yatağından eder bin askeri Ama yok kimliği yok resmi yok geçmişi yok ya geleceği Büyüyünce olacak  vapurları Boğaz’dan geçiren  Arabaları yürüten uçakları gökyüzüne yükselten  onu bana getiren inancı içinden darlığı dökmüş sevmiş çok sevmiş  Erguvanları ve baharı  Zamanı akıtmış pencere pervazında susuz kalan ruhuna Çoktandır bulamadığı inancı Aramaktadır dostları onu da Kimi diriltip kimi öldüresiye sevdiyse içindeki 

Günce /Su ve Hayat

 Yarın sabah ilk kez bir duruşmaya vekil olarak katılacağım. Şimdi buraya beni getiren "Let It Be" şarkısı eşliğinde hislerimi paylaşmak için klavyemin başına oturdum. Hayat bütün bütün bir yalnızlık sevgisi ile geçiyor bugünlerde. Yalnızlığı, avukatlığı, çalışmayı, özlemeyi, dünyaya öfkelenmeyi, fikirlere karşı argümanlar üretmeyi, kıyaslamayı ve savunmayı kanıksıyorum. Sanırım 24. yaşıma girerken aşkı deneyimleyen ruhum 25. yaşının başlarında yetişkin olmayı deneyimlemeye adım atıyor. Kendimi kanıksadığım bugünlerimde, en büyük hatalarımı ve en yoğun duygularımı yaşadığım bu yaşlarım için hayata teşekkür etmeyi istiyorum. Karışık, karmakarışık bir şeyler sürgün veriyor göğsümde. Son zamanlarda en çok sessizliğin doyumunu yaşamayı arzuluyor içim. Bu haftasonu bir kampa gideceğim, bir başıma ilk kez dışarıda sabahlayacağım. Gökyüzümle başbaşa kalıp, yıldızlara bakarken "Fly Me To The Moon" söyleyeceğim. Gün doğarken "Here Comes The Sun" ile selamlayacağım

Hükmü Kalmamış Bir Boğuşma /Olağan Şiir Dergisi

 

Vapur Saati / Ben Yanmazdım Bu Kadar

 Merhaba sevgili okur,  Son günlerde oldukça ilginç bir yolculuğa çıktım kendi ruhumda. Bu yolculuk beni bir kez daha inandırdı ki hayatla ilgili içimdeki hislerin gizemli, büyülü bir hikayesi var. Ellerimden tutan, beni gittiği her yerde yanında güzellikle taşıyan, sabırlı, merhametli bir hikaye. Ben kimim? Seyir defterimi kaybettim:) Dün Zeytin Ağacı'nı izledim. Kalbimin içindeki köklere inmem gerektiğini anlattı bana hikayesi. Kendi köklerimde birikmiş tüm hastalıkların dallarımı nasıl kuruttuğunu, hikayemin rotasını nasıl kırıp değiştirdiğini sonra.   Ürkütücü bir güzellik var burada. Çok derin, çok esrarengiz, dalgakıran. Yasak bir kitap gibi bodrum katında.  Biraz uzaklara gittik geldik sustuk çok konuştuk ama hayata ilişkin içimizde hazırlanan her ne varsa hepsini çok sevip sahiplendik. Yani öyle olmasını ümit ediyorum.  Hayat bugünlerde kocaman bir telaşla akıyor, gittiği rotadan heybesinde benim için saklı tuttuğu her şey ben doğru olmaya çalıştığım müddetçe güzellik kapıs