Kayıtlar

2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hukuk..Ne için Hukuk

Her birimiz binlerce hayal kurarak gireriz fakülteye, umut balonları havaya bırakılır ve 4 yıl boyunca hangi yöne uçacağı merakla beklenir hayatımızın .. Hayalleri vardır Hukuk okumak isteyen her çocuğun. Dünyaya dair daha inançlı olmak istemişlerdir diğerlerine kıyasla. Dünyanın bir gün düzelecek olduğu hayaline daha sıkı sarılır onlar.  Fakat sonra ne olur , nasıl olur o dört yıl içinde neler duyar ise kulakları ? Kara bulutlar dolaşmaya başlar , hukuk talebesinin hayallerinin üzerinde. Oysa o hala çok dürüst kalmak istemektedir. Oysa o bu fakülteye , makine olmak için gelmemiştir.  Derdi vardır hukuk tercih eden çocukların. Hepsi değil belki ama büyük bir çoğunluğu böyledir inanın.. Dert diyorum, dert ki; omuzlarında yüzlerce masumun hakkını taşımak.. Dert ki ; ınsan ve hak kavramını anlamaya uğraşmak . Dert o ki; ınsandan haksızlığa uzanan yolun boynunu vurmaya, halsiz düşse de , düşüp kalksa da; uğraşmak, uğraşmak, uğraşmak ..

Hoşnutluk

Bir gün İbrahim Ethem'e biri demiş ki : "-Bende bir ayıp görürseniz , ikaz buyurmanızı isterim." Cevap vermişler : "-Ben, sizi hoşnutluk ve muhabbet gözüyle görüyorum. Sizden , meşru olarak gördüğüm her şeyi güzel buldum ve hiçbir ayıp ve kusurunuzu da görmedim. Eğer , kendinizce , bir şüpheniz varsa , başkasından sorunuz." Hoşluk ve hoşnutluk makamı bizim diğerimize, islam olmaklığımız üzre nasip olmuş mertebe.. Kardeşlik hukuku deriz , Sohbet-i Canan deriz , vefa görür vefa gösteririz. Yolumuz bir vakit bir gönlü güzele denk düştüğünde Rabb'in muhabbetinin tecellisi der öyle karşılar öyle mukabele ederiz.  Etmeliyiz.  İbrahim Ethem gibi şer'en meşru olmayan haricinde bütün hatalara gözü kapalı , gelip buralardan gidebilmeliyiz. Kimseye bir tutam yük olmadan, etrafımızdakilerin bize yüklemek istediklerini de yükten saymayarak.. İmandan alınan cevherleri dört yanımıza sunmakta azimli, dertleri tasaları yalnız Rahman'a şikayette ısrarlı, insana O

Eylül'e

Kimi zaman vardır hayatlarımız açıkça çıkmazdır. Çok daralır, çok ayrı düşeriz bu zamanlarda dünyadan , insanlardan , hatta yollardan ,renklerden , şarkılardan . Hayatın bütün bütün bir yalnızlar ülkesi olduğu hissine düştüğümüz bu vakitler asıl tomurcuklarini taşır sonsuzluk bahcemizin. En güzel çiçekler bu vakitlerde ekilir , en verimli toprak bugunlerimizdedir. Sanki o anlarda attığımız adimlarimizdan ibaretiz gibi hissederim bazen. gelip bizi bulan güzellikler daha mi çok parlar o vakitlerde? kim bilir ? Karanlığın en derin olduğu yerde yıldızların en güzel parlayisini görmemiz gibi , hayatımıza doğan en güzel yıldızları belki rabbimiz en karanlık günlerimize bu yüzden koymuştur .. olur ya, onun bizim için değerli gördüğünü belki biz farkedemeyiz , olur ya gözden kaciverir nimet hakkını vermek için çaba göstermeyiz .. belki buna engel olmak içindir hayatımızın karanlık günleri. Yani sanki güzelin güzelliğini , güzeller güzelinin nimetlerini apaçık gorebilelim diyedir dünyanın bütün

(Anlık)Erken Düşen Meyve -3

Resim
Insan olmanın mahiyeti üzerine düşünüyor ve anlamak istediklerimin haddimi ne denli aşmış olduğunun idrakine varıyorum. Vurulacak çok adım var olduğunun farkında olarak varılacak sonun birliğine şükrediyorum . Gece.. büyük nimettir , gündüz de öyle . O halde insan olmak üzre haydi kalkıp gecenin üçte birini bazen üçte ikisini Allah'ı anmaya ayıralım. Sahi , üzerimize teslim edilmiş  vazifeleri hakkıyla yerine getirmeye ne kadar gönüllü olduk ? Hatırlamıyorum en son hangi zamandı bazı meseleler üzerine sabahlara kadar düşüncelere dalmıştım. Bazı derin meseleler: Meseleler ki insanın olmakla yanmak arkasında bir yerde sadece var olmasından peydah olmuş Meseleler ki, bitki ve hayvan ve cin ve daha yaratılmış on sekiz bin alemi bizimle alakadar oldurmuş. Kimi zaman düşünmeye yüzüm var mi bazı derin meseleleri diyorum .. ve belki de bu yüzden aklımın köhnesinde unutulmaya yüz tutmuş eski tefekkür meyvelerini toplayıp insanlara sunmaya cesaret edemiyorum. Işte bu yüzden yalnız gir

Anlık Düşen Meyve- 2

Resim
Bir ettiğimiz de yoktur ki hayatımıza kazınıp kalmasın , izleri bize sonsuza dek prangalar vurmasın . Bir ettiğimiz bin günümüze eder edeceğini de ellerimiz boşluğa usul usul uzanıp kalır çaresiz. Hele kötülüktense o dillerden dökülen , o vakit elimizi boşlukta tutacak da zor bulunur. Yüzüne şefkat , merhamet sunarlar, kalblerine dahil olamazsın güzel yureklilerin. Kötülük ettiysen ellerin konuşur, gözlerin konuşur , dil susar ama kalb konuşur. Gider güzellerin yüreğine yüreğine konuşur . Tutturmaz ellerinden onları . Ellerin boşlukta bir o yana bir bu yana savrulurken , gözlerin yalanına kanar durur. Kendi yalanına bir sen inanırsın da , kimseyi kandıramazsın .. unutma.

Anlık Düşen Meyveler -1

Hep en sevdiklerimizi üzeriz bu hayatta, çünkü bir tek onları uzebiliriz. Insan... kendi üzgünken başkalarının iyi olmasına katlanamayan bir varlık olabilir. Insan.. Kalbini elinde tuttuklarina akla gelmeyecek işkenceler yapabilir. Yüreği yumuşacık birini bulmayıversin. Hapseder. Avuçlarının içinde olduğunu zanneder. Zanneder ama yalnızca . Sonra o yumuşak kalpli iyi ve güzel kız  , kötü kalpli cadının elinden sıyrılıp kaçıverir. Birgün gelir ve bütün kötü kalpler adına bir şölen düzenlenir. Bütün iyi kalpli güzel kızlar şölenin ışıkları altında özgürlükleri ile evlenir. Insan vahsidir hem de anlaşılmaz ve cadı avlamayı sever tüm cadılar Var olmak .. varlıklı olmak.. dostluk kurmak.. ınsan olmak.. Tüm bunlar ne demek , tüm iyi kalpli kızlar bunu bilir.

Özlenen Acılar

Acının gıpta edilen hali de mümkündür . Bildiniz  mi ? Kalbimiz . Çok çaresiz değil mi Mora. Hiç gelmeyenin bekleyeni olmakla sinanmiş , yorulmuş, dışlanmış çoğu kez bu mahzunluguyla. Hiç gelmeyecek olan dendiğinde, Neden bir insan gelir ki hemen hatrimiza ? Yaklaşıyor yaklaşmakta olan denilince akla gelen  çoğunlukla insan olmayacak mesela Ah üzgün, çaresiz , sıkılgan , gözleri hep hüzün dolu Mora.. insan çünkü hep uzaklaşan , hep uzakta kalandir. Yaklaşmak çoğu zaman insana aşina bir fiil olarak hatirlanmayacaktir. Ah Mora, unutmaksa, çok fazla bize ait olan . Iste bak , eskimiş dilimizde 'nisyan'... dilimizde eskimiş bir sürü insan . Sen de unuttun değil mi bir sürü ismi? Geçmişimde bir günlük arkadaş olduğum  bir çocuk vardı .. bir gün boyunca birlikte planlar yapmış , hayaller kurmuş, oyunlar oynamış bir de yaralı bir kuşu iyilestirmistik. Avuclarimizla topraktan solucan çıkarıp onu beslemistik . Bana gelecekte icat etmek istediği makinelerin planlarını anlatmıştı

Ukde

bazen hayat birileri için sizi çemberin dışında sayacaktır.  dünyası birbirine değmis iki genci düşünüyorum. alınmış ve de kırılmış sayılamam bilirsin, karakter işte. niçin sana hitap etmek istedim buradan bilmem. gerçek şu ki insan ulaşamadığına varabilecek bütün yolları tüketmeden rahat uyuyamazmış.  geniş bir çember çiziyorum bir kalbin etrafında ve acıdır ki bazı sırlar - bazı sırların canı cehenneme diyen amerikan bir iç ses yükseliyor tam burada , dilimi ısırıyorum- bazı sırlar bazılarımız için takipten çıkarılma sebebi olabiliyor. Yazar burada takibi hayatla eşdeğer kabul ederek ironi yapmak istemiştir.  Yazar onemsenmeyi seven birisidir. ayrılığın en acı senaryosu bir tarafa hiç söz hakkı tanınmadan ortaya çıkar ve bunu en iyi bilenler , mutlaka sessizce ve sinsice birinin hayatından çıkıp gitmşlerdir. ve siz., yazarın giden mi kalan mı olduğunu bilemeyeceksiniz. çünkü bekleyenden daha iyi bekleyişi bilen elbet gidendir. ve benim ne kadar bildiğim , sizin için ip

15 Vagonluk Hayatlar

Resim
sonsuza açılan kapılarda bekciye selam vermelisin Alışılagelmiş içindeki tuhaflik kadar yalnızsın burada, eskiyi silmelisin. Dovmelisin yağmuru avuçlarında  Kelimenin yaraladigi. öğretmenini kaybettiği gündür dağlarda çocuğun, . bir çocuğu kaybettiği gün okul sırasında .diğer çocuk.. diğer çocuklar zaten hep yalnızdır 15 Vagonluk Hayatlar 15 Vagonluk Hayatlar Üç adım sonra ayağım boşluğa gelecek ve istasyondan aşağı yuvarlanıp son kez...Evet üç gündür yolculuk ettiğim trende her yemek ve çay molasında kendimi trenin rayları arasında ezilirken buluyordum. Yanımdaki kırçıl saçlı adam her seferde ardımdan donuk gözlerle bakakalıyordu. Ona dahi bunu yapmaya hakkım yokmuş gibi hissetmem de ne demek oluyordu? Bir sigara yakıp vagonların arasında volta atmaya başladım. Dünyamın şimdi bu 15 vagon ve 15 vagondaki farklı ünvanlardan aynı bencilliklere uzanan hayatlardan ibaret olduğunu her duman çekişimde bir kez daha kavramak artık bir çesit hissizleşmeye sebep oluyordu. 1. Vagonu yine

Merhaba

Kandan zevk almanın ne olduğunu bilmiyor muyuz? Kafası kesilmiş adamlar görmeyişimizin sebebi bundan hoşlanmayacak oluşumuz mu sahiden? dertleşmek için burdayım artık.. kimsin kimsesiz misin diye soranlara cevabım olsun.  çelişiyoruz her gün kendimizle bir kez daha.. insan niçin yazar ki bir blog sayfasına? ne amaçla?  duyan yokmuş, gören yokmuş, kalbini dinleyip yarasını saran yokmuş.. insan niçin aslı siyah bir ekrana parmak uçları ile tek tek iz düşürür ki?  yalnızlık.. savaştır aslında insanın kendi varlığıyla.neden kurduğum her cümle daha önceden kurulmuş gibi? neden ben bir fotoğraf çekersem daha güzeli zaten muhakkak kadraja alınmış gibi ve neden bir kuytu keşfettiğimi düşünsem bir başkası tarafından önceden girilmiş gibi?  koskoca bir derya içerisinde daha önce dokunulmamış bir tek boşluk yok sanki ve niçin rahatsızım bu gerçekten? ağır gelen şeyler kaplerimize, bir intihar teşebbüsüyle unutulacak kadar basit.. hani olur ya dizilerde köşeye sıkışan kötü karakter affı i