Kayıtlar

2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İşten Ayrılmak, Akademiye Atılan İlk Adımlar, Üretkenlik ve Kafa Karışıklıkları

Hukuk Fakültesinden mezun olan her öğrencinin tecrübe ettiği staj deneyimini tamamlamanın haklı gururu ile yazıyorum bu satırları. Yüksek lisans eğitimi almanın tadına vardığım bugünlerde Erasmus fikri aklıma düşüverdi. Hayatımın şekillenişini izlerken, yapacağım konferansları ve çalışmam gereken konuları derin derin düşünürken bunların hiçbir yaraya dokunmaması korkusu da içimi derinden etkiliyor. Tutku, sevgili okuyucu. Aşk, arkadaşlık, çalışmak, kendi halinde bir dünya kurmak, birlikte uçmak, koşmak, yürümek, durmak. Yeryüzünde aidiyetsiz hissetmekten yorgun düştüğüm bugünlerde artık kendim için yeni bir perdenin açıldığını seziyorum. Rotamın daha güvenli bir alana doğru yol aldığını hissediyorum. Bu ülkenin bir ferdi olduğum için kendimi iyi hissediyorum. Yurtdışında yaşamak beni nasıl hissettirir, bunu Erasmus düşüncesi ile internette üniversite bakınırken bir kere daha sorguladım. Çok tuhaf ama yurtdışında yaşamaktan ödüm kopuyor. Ülkemin her köşesi benim için sıcak, yurtdışının

Mektup

 Özlemekten daha zor bir his var sevgili okuyucu, özlediğini kendine dahi itiraf edemeyeceğin birini özlediğini bilmek. Bazen hayat çok zorlaşıyor, bazen bütün yollar karmakarışık bir hal alıyor. Böyle zamanlarda bir arkadaşımın benim yolumu aydınlatabilmesini çok özlüyorum. Onunla paylaştığım iç dünyamda oluşan düğümleri sabırla ve merhametle çözmek için saatlerce uğraşmasını çok özlüyorum. Bana, hayatı öğretmek için çabaladığı anları çok özlüyorum. Arıyorum sevgili günlük, bu hissi çok arıyorum. Çünkü, bir kimsenin merhametle, dürüstlükle size sizi anlatabilmesi güzel bir şeydir. Hem birisi tarafından bu kadar berrak bir şekilde tanınmanın yarattığı ferahlık, hem anlaşılmanın insanın içinde oluşturduğu güven hissi paha biçilemez. Üstelik bu arkadaşımdan pek çok şey aldığım gibi kendisinin benden beslendiğini de görmekteydim. Bunu da ayrıca özlüyorum. Kalbimin içi hep hasretliklerle doldu. Eskiden ölüm dışında hiçbir şeyin insanların birbirlerine içinden geçenleri söylemesine mani olm

Bir Akşam Sohbeti

 Sevgili Okuyucu, Doğrular birbirine göz kırparak geçiyor halkımızın arasında. Birlikte yaşamak bundan belki biraz daha zor. Teğet geçiyoruz her gün kendi hikayemizin bir başka açısından. Ama çok zor bütün sevdiklerinin hayatına bakışıyla başa çıkmak. Çok zor sevgilinin gözlerinde yorgunluğu görüp yeterince çabalamamış gibi hissederek mahcup mahcup başını yastığa koymak. Kalbim yoruluyor sevgili günlük. Siyasi meselelerden, gündemin yorgunluğundan, izinlerden, sevilmekten, güvende tutulmak uğruna yaşamamı geciktirdikleri günlerimden kalbim yoruluyor. Kalbimin yorgunluğunu anlatamamaktan kalbim yoruluyor. Kime, neyi, nasıl anlatacağım bilmiyorum. Kime, neyi, nasıl açıklayacağımı da bilmiyorum. Bakış açıları sevgili günlük. Beni çok yoruyor. Bakış açıları, pek çok şeyi değiştiriyor. Benim bu açılardan bakacak kadar kafamı çevirmeye gücüm, takatim kaldı mı bilmiyorum. Kalbim, kendi mücadelesini değerli kılıyor görüyorum. Kalbim bu mücadeleyi yaşarken kimsenin görmesini ummadan yürüyor. Am

Günce/

Bir ağacın kovuğuna sığınmış, dışarıda yağmurlar yağarken bebeklik battaniyesinin altında uyuduğu için güvende hisseden bir kız çocuğu gibi hissediyorum. 24 yaşında, üniversiteyi bitirmiş, mesleğinin henüz başlarında biri böylesine savunmasız, sahipsiz hissetme hakkına sahip midir? Yoksa meydana çıkıp bütün zorluklara göğüs gererek mücadele mi vermelidir hayata karşı?  Ben bir insanım. İnsan olduğum için haklarım var. İnsan olduğum için tarihten bu yana kocaman bir bütünün doğal bir parçasıyım. Çalışmak istediğim alanlar, hedeflediklerim, araştırmak istediklerim, peşinden koştuklarım ve daha nicesi. Yaşıyorum, yaşadığımı hissediyorum. Yoruluyorum, yorulduğumu hissediyorum. Ben varım, buradayım, iyi bir niyet taşıyarak ve her kötülüğün farkında olarak, hatalar yaparak, zorluklar aşarak, alaya alarak kimi zaman kendimi, kimi zaman sonsuz bir saygı duyarak ama hangi koşul altında olursa olsun ben buradayım. Yazıyorum, okuyorum, büyüyorum. Burdayım. Hayatın bütün gerçekliğini bir kenarda t

Günce / Yorgunluk

 Merhaba Sevgili Okur, İnsanın gözyaşı bitene kadar ağladığı akşamların ardından sabah kalkıp makyaj tazelemesi, işe gidip çalışarak yemek satın alacağı parayı kazanması ne kadar da gerçek bir duygu. Sahiden yetişkin olmak birazcık uzaylı olmak gibi, birazcık robotlaşmak gibi. İnsanlıktan çıkmak zorunda kaldığın, insan yönünü biraz iptal etmeyi öğrenmek zorunda olduğun bir yer yetişkin olmak.. Kendi kendimle yediğim leziz bir akşam yemeğinin ardından bütün masa örtüsünü tek bir hamle ile çekerek yerle bir etmiş gibi hissediyorum. Ve çatlayana kadar ağlamalı geçen akşamın ardından bir yudum su içip uykuya dalacağım. Her şeyi biraz film sahnesi yaşar gibi tecrübe etmeye meylim vardır. Beni tanıyan herkes de iyice bilir bu ince detayını hayatımın. İnsanlara her daim hayatı korkusuzca yaşamayı öğütlemem de bundandır biraz. Cesur davranmayı, önünü ardını hesap etmeden yaşamayı, buradan bana bir zarar gelir bak bundan uzak durayım diye bir fren sistemi kurmadan hayat idame ettirmeyi kendime

ÇARPIŞMALAR

 Bugün hayatımda yeni bir güne uyandım. Eskiye göre daha cesur bir kız olduğumu hissederek, hayata karşı çok daha gerçekçi bir yaklaşım benimseyerek; artık sınırlar inşa etme, çizgiler çekme, burası benim alanım sana ne oluyor diyebilmek konusunda daha güçlüyüm. Uzay boşluğunda iki dev cismin çarpışması ile galaksiler oluşuyor. Gerilip gerilip çarpışmanın sanılandan daha güvenli olduğunu idrak ediyorum. Bütün gerçekliğiyle dünyayı yerlere serip, hayattan beklentilerimi ortaya döküyorum. Pat pat, çat çat neyse o her şey dökülecek. Yapılacak, adil pazarlık yapılacak yapılacaksa. İnsanın meseleleri olur, çözülmesi zordur. İnsan, bu meselelerle insan olur. Dönüşmenin bereketi vardır. O bereketi aramakla yollar açılır, yollar bulunur. İnşa ettiğimiz bir kişi vardır. Yalnızca bir kişi inşa edebiliriz. Öyleyse kavga etmek, çarpışmak, sert duvarlar yıkmak, devrilmek ve yeniden ayaklanmak; bütün bunlar benim sevgiyle yaptığım şeyler olacak. Özlüyorum. Çok uzakta bir yeri özlemek ne demek? Çok u

DİKEN

 Merhaba Sevgili Okur, Şu sıralar akmak, akıntı, akış gibi kelimelerin haline bürünmüş vaziyetteyim. Bir yanımda beni dünyanın türlü telaşesiyle işgal eden gündelik yaşamım diğer yanımda kalbimin içinde dönüp duran ışıltılı hayaller mütemadiyen akmaktalar. Öte yandan güzelim hayallerimi bıçak gibi kesen bir cisim sürekli göğe çıkıp kocaman bir gürültü ile suyu keserek kayalıklara inmekte. İçimde çarpışmalar, güçsüzlükler, korkular, heyecanlar ve ümitler yerlerini birer birer alarak, sahnede debelenip duran benliğimi seyretmek istiyorlar. Ne tuhaf, hepsi gibi ben de seyretmek istiyorum bu kızın başına gelecek olanları. Ruhunu yarıp duracak, karşısında hayatındaki en büyük mücadeleyi vermesi gerekli olan, hiç korkmadan çarpışmak zorunda kalacağı başka türlü asla alt edemeyeceği kocaman bir savaş var önünde. Bu kız zayıf, güçsüz, birinin ona kol kanat germesine muhtaç... Aşkının kuvveti ile karşı karşıya kalacağı yıl, işte tam olarak bu yıldır.  Şimdilik yazmaya ve düşünmeye mecali kalmam

Bir Şiir Denemesi

Yırtıyor üzerindeki incecik tülü Orta dünyada öldürmek yaşamak için  Ama harcı değil beceriksiz kavrayıp düşüyor demirlerinden  Kime ait öfkeli örtüsü orta dünyanın kırık kalbi kim için  Atıyor, çarpışıyor kılıçları içimizdeki ruhlar cennetinin  Bu yeryüzü, alem kararsız ne yapacak o da bilmiyor hiç bilmiyor mevsimi gelen  Elinde avucunda biriktirdiği kış dikeni  Nerede düşecek kimi öldürüp kimi diriltecek Aileler koşuyor kalabalık çok kalabalık Devrim devriliyor evrim evriliyor isyan ediyor çocuklar yaşları şahane keyifleri yerindedir Dişleri tazı dişleri   Sesleri hele yatağından eder bin askeri Ama yok kimliği yok resmi yok geçmişi yok ya geleceği Büyüyünce olacak  vapurları Boğaz’dan geçiren  Arabaları yürüten uçakları gökyüzüne yükselten  onu bana getiren inancı içinden darlığı dökmüş sevmiş çok sevmiş  Erguvanları ve baharı  Zamanı akıtmış pencere pervazında susuz kalan ruhuna Çoktandır bulamadığı inancı Aramaktadır dostları onu da Kimi diriltip kimi öldüresiye sevdiyse içindeki 

Günce /Su ve Hayat

 Yarın sabah ilk kez bir duruşmaya vekil olarak katılacağım. Şimdi buraya beni getiren "Let It Be" şarkısı eşliğinde hislerimi paylaşmak için klavyemin başına oturdum. Hayat bütün bütün bir yalnızlık sevgisi ile geçiyor bugünlerde. Yalnızlığı, avukatlığı, çalışmayı, özlemeyi, dünyaya öfkelenmeyi, fikirlere karşı argümanlar üretmeyi, kıyaslamayı ve savunmayı kanıksıyorum. Sanırım 24. yaşıma girerken aşkı deneyimleyen ruhum 25. yaşının başlarında yetişkin olmayı deneyimlemeye adım atıyor. Kendimi kanıksadığım bugünlerimde, en büyük hatalarımı ve en yoğun duygularımı yaşadığım bu yaşlarım için hayata teşekkür etmeyi istiyorum. Karışık, karmakarışık bir şeyler sürgün veriyor göğsümde. Son zamanlarda en çok sessizliğin doyumunu yaşamayı arzuluyor içim. Bu haftasonu bir kampa gideceğim, bir başıma ilk kez dışarıda sabahlayacağım. Gökyüzümle başbaşa kalıp, yıldızlara bakarken "Fly Me To The Moon" söyleyeceğim. Gün doğarken "Here Comes The Sun" ile selamlayacağım

Hükmü Kalmamış Bir Boğuşma /Olağan Şiir Dergisi

 

Vapur Saati / Ben Yanmazdım Bu Kadar

 Merhaba sevgili okur,  Son günlerde oldukça ilginç bir yolculuğa çıktım kendi ruhumda. Bu yolculuk beni bir kez daha inandırdı ki hayatla ilgili içimdeki hislerin gizemli, büyülü bir hikayesi var. Ellerimden tutan, beni gittiği her yerde yanında güzellikle taşıyan, sabırlı, merhametli bir hikaye. Ben kimim? Seyir defterimi kaybettim:) Dün Zeytin Ağacı'nı izledim. Kalbimin içindeki köklere inmem gerektiğini anlattı bana hikayesi. Kendi köklerimde birikmiş tüm hastalıkların dallarımı nasıl kuruttuğunu, hikayemin rotasını nasıl kırıp değiştirdiğini sonra.   Ürkütücü bir güzellik var burada. Çok derin, çok esrarengiz, dalgakıran. Yasak bir kitap gibi bodrum katında.  Biraz uzaklara gittik geldik sustuk çok konuştuk ama hayata ilişkin içimizde hazırlanan her ne varsa hepsini çok sevip sahiplendik. Yani öyle olmasını ümit ediyorum.  Hayat bugünlerde kocaman bir telaşla akıyor, gittiği rotadan heybesinde benim için saklı tuttuğu her şey ben doğru olmaya çalıştığım müddetçe güzellik kapıs

Dalgakıran

Merhaba Sevgili Okur, Kademeli yükseliş serimize bir müddet ara verdiğimizi duyurmak için geldim. Bugün yalnızca iç dökmek için buradayım. Ne bir hedef ne bir düşünce ne sıralı ve anlamlı birkaç cümle kurma çabası.. yalnızca hayatımın içinde olup bitenler biraz fazla geldiğinden, şiir yazmaya oturup saatlerce mısra çıkarabilecekken şimdilik ne olduğunu çözmek için buraya koştum. Herkesten uzak kaldığımda sığındığım limanıma.  Dostluk sevgili okur, bugünlerde biraz askıda beklemektedir. Bugünlerde biraz kendi içimin seslerini duymak isterim. Ama dostlarımdan ayrı bir ben var mı ki? Dostlarımın acıları, sancıları, ümitsizlikleri, imtihanları... Gözlerimin önünde büyük bir resim oluşuyor her birinin hayatına dair. Hepsi için yolların ne kadar güzel kıvrılacağını bilip bütün kalbimle inansam da bunu onlara gösterebilecek kabiliyette miyim?  Hayır sevgili okur, hayır. Çünkü dostlarım, her birinin yüreğinde ayrı bir acının tohumu catlarken ve çarpışırken duyguları inançları ve düşünceleri bi

EKSİ 9

   Sevgili Okuyucu, Varoluşa yönelik birkaç soru yöneltmiştim dün yazdığım yazıda. Bizi biz yapan şeyler artık yerlerinde değiller ise biz biz olmaktan çıkmış olur muyuz?  Bence bu soru oldukça illüzyonlu bir soru. Bizi biz yapan değerlerimiz, bizi dönüştüren de şeyler oluyor genelde. Normlardan bahsetmiyorum yalnızca hayır, duygulardan, yanlışlardan ve perspektiften  de bahsediyorum. Bundan iki yıl önceki kendimden hiç eser kalmamış olsa ne olur ? Ben zaten başlı başına bu değişimin kendisi değil miyim? Ben zaten başlı başına değişimin kendisiyim. Dönüştükçe, varlığımı bir adım öteye götürdükçe -ki bir adım öte her zaman ileriye gitmek demek değildir- ben yaratılıyor değil miyim? Nasıl olsa yaratıcı kendimin en iyi versiyonuna erişebilmemi kastederek beni dünyaya yollamadı mı? Kutsal kitaplar, peygamberler, vahiyler, dervişler, halifeler bize bunun için bırakılmadı mı? O halde ben, niçin değişirken varlığımın zedelenmesinden korkuyorum. Her ne yola gidersem gideyim, değişirken yaratıl

Eksi 10

  Sevgili Okuyucu, Bu mektup geç kalmışlığıma şikayetimin tezahürüdür. Yazmakla arama giren 9 aylık ayrılığın elbet bir sebebi var. Kalemimden ayrı kaldığım bu sürede bir bakıma kalbime oldukça yakınlaştım da sayabilirim kendimi. Bu yüzden affınızı istiyorum.  Ruhumun içinde dönüp dolaşanları dile dökmem günden güne zorlaşıyor. Düşüncelerim, inandığım her şey günden güne parçalanıp günden güne etrafa dağılarak benliğimi yeniden inşa ediyor. Ben bu devinim içerisinde kah hüzünlü kah keyifli biraz kararsız biraz acemi yürüyüp duruyorum. Hayatın içinde barındırdığı ihtimalleri hep çok seviyorum. Gücümü tüketen bazı haller oluyor etrafımda. Çok sevdiğim bir kalbi dahi acımasız görebiliyorum bazen yanı başımda. Ama bunlar hiç sorun oluşturmuyor. Esas meseleyi arayıp duruyor kalbim bütün bu oluşların arasında. Hep daha anlamlı bir parçayı ararken buluyorum kendimi. Nihayetinde bütün sorular ve cevaplar bir noktayı aydınlatmak üzere çalışıyor.  Var olmak sevgili okur, var olmak.. Konuşmak ve