Günce / Yorgunluk

 Merhaba Sevgili Okur,

İnsanın gözyaşı bitene kadar ağladığı akşamların ardından sabah kalkıp makyaj tazelemesi, işe gidip çalışarak yemek satın alacağı parayı kazanması ne kadar da gerçek bir duygu. Sahiden yetişkin olmak birazcık uzaylı olmak gibi, birazcık robotlaşmak gibi. İnsanlıktan çıkmak zorunda kaldığın, insan yönünü biraz iptal etmeyi öğrenmek zorunda olduğun bir yer yetişkin olmak..

Kendi kendimle yediğim leziz bir akşam yemeğinin ardından bütün masa örtüsünü tek bir hamle ile çekerek yerle bir etmiş gibi hissediyorum. Ve çatlayana kadar ağlamalı geçen akşamın ardından bir yudum su içip uykuya dalacağım. Her şeyi biraz film sahnesi yaşar gibi tecrübe etmeye meylim vardır. Beni tanıyan herkes de iyice bilir bu ince detayını hayatımın. İnsanlara her daim hayatı korkusuzca yaşamayı öğütlemem de bundandır biraz. Cesur davranmayı, önünü ardını hesap etmeden yaşamayı, buradan bana bir zarar gelir bak bundan uzak durayım diye bir fren sistemi kurmadan hayat idame ettirmeyi kendime alışkanlık edişim de bundandır. Başıma buyrukluğumun hayatıma getirdiği nihai zararlar; akılsızca, hesapsızca maceraya atılan bu deli yanımı sevsem de artık dikkat etmeyi öğrenmem gerektiğini vurguluyor. Fosforlu kalemle üzerini kalın kalın çiziyor hatta. Bu haytalığımın ağır sonuçlarını omuzlamaktan başka çarem yok. 

Sevgili okur, bu kez özel hayatı genele vurup bir ders çıkaracak kadar mevzuyu bağlayamadığımın farkındayım. Oldukça uykulu, bitkin ve yorgunum. Hayatımın içinden kayıp giden yıldızları izlemekle meşgulüm. Ama safi karanlığın da ayrı bir lezzeti varmış. Sonsuz bir siyahın içinde bütün renkleri var sayabilir miyiz? Kim bilir?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

9 Aylık Bir Hanımefendi

Mektup

DİKEN