Divit Dersi -1. Mektup
Mürekkebin geçenlerde bana attığı tokadı şikayet edeceğim size. Şimdi yanı başımda öyle endam ile duruyor ki altın renkli kapağı ile , onu alıp eve getirdiğim güne biraz içerliyorum. Birkaç gün evvel heyecanla paketi açıp masamın baş köşesine oturttuğum o güzellik beni nasıl hırpaladı bilemezsiniz. Bir mektuba başlayacaktım. Hayatımda ilk kez divit tutarak bir mektup yazacaktım. Kağıdım hazırdı, sarı ve yıpranmış. Ucunu ayarladım, ucunu mürekkebe biraz korkak bir hevesle batırdım. " Sevgili " yazarken dağıldı mürekkep kağıdın üzerinde , yayıldı; çok bekletmişim. Çekindim , elimi hemen geri çektim. Mahvolmuş gibi hissetmeliydim fakat büyülenmiştim. Yeni doğmuş bir bebeği kucağıma almak gibi gelmişti diviti kağıda dokundurmak. Dokunmak, dokumak, dokundurmak.. "Dost" diye devam ediyordum yazmaya ki parmaklarım arasındaki şahsiyet bana bir tükenmez kalem olmadığını şiddetle hatırlattı. Şiddet diyorum çünkü en şiddetli uyarış sessizlik gibi gelir bana. Bir divit içinse bu ancak mürekkebin tek bir kelime yazmakla tükenmesiyle mümkün olabilir. Ben bu şiddetli uyarıya ancak sade bir tebessüm ile yanıt verebildim. Çünkü kalbim bir gezgin gibi yeni bir keşfe çıkmanın heyecanıyla atıyordu. Kalbim. Ruhum. Seher vakti sabah serinliğini içime çeker gibi batırdım diviti mürekkebe bu kez. Her kelime için her defasında yeniden boşlukta yol aldırmak o eşyaya. Bu büyüleyici gelmişti. Kağıda divitin ucunu hep aynı hassasiyet ile vurabilmek çok güçtü. Yazı bütünüyle ruh halime dair ipuçları ile dolmuştu. Bir satır doldurmak ömrümden bir yıl vermişim gibi hissettirmişti bu yolculukta. Cümleyi kurmaya başlarken ortasında gidişata hakim olamıyordum ve bambaşka yollara çıkıyordu sanki sokaklar. İstanbul sokaklarında dolaşmanın o tatlı ve heyecan verici lezzetini bu vesileyle kendi zihin haritamın içinde dolaşmakta bulmuştum. Ama bu sarhoşluk hali çok uzun süremedi. Birkaç satır doldurmak bile çok yorucu gelmişti ruhuma. Öyle büyük bir külfetti ki aklımdan geçenleri hızla kağıda geçiremiyor olmak neredeyse oracıkta yanı başımda duran tükenmez kalemi kavrayıp diviti bir köşeye atacaktım. Günümüz dünyasının ruhuma , karakterime ne denli işlediğini ilk kez bu kadar somut olarak gözlemlemiştim. Zihinlerimiz artık taramalı tüfek gibi çalışıyormuş meğer. Bir şey düşünürken bunu içinde tutmaya hiç sabrı yokmuş aklımızın. Kafam , kalbim ne kadar yorulmuş ne kadar etkisi altında kalmış bu yabancı dünyanın. Hiç başka türlü yaşamamışım gibi hissediyordum fakat 5 yıl evvel hayatımın hiçbir köşesinde yer almıyordu bu hızlı paylaşım araçları.
Fakat yine de ben mürekkebe , kağıda , mektuba kesin dönüş yapıyorum diye beylik laflar edemeyeceğim. 5 yıl öncesine insan dönemez çünkü bilirim. Bir kere dönüşen bir daha eski haline gelemez , buna fazlasıyla inanırım. Hiçbir noktadan ikinci kez aynı şekilde geçilemez çünkü. Aynı olmayacak hiçbir şey geçmişteki ile fakat aynı olmayacak bundan böyle şimdiki ile de.
Sevgiler değerli okuyucu,
Divit dersi 2. mektup ile devam edecek. Ben bir eşya buldum, beni değiştirecek. Lütfen siz de rahat bildiğiniz alıştığınız bir eşyayı bir alternatifi ile değiştirmeyi deneyin. Bakalım o size neler anlatacak.. :)
Yorumlar
Yorum Gönder