Sakin Güç

" gözlerini yaşlı gördüm anacığım

seni düşümde,

dua edip duruyordu mutluluğum için

ta denizler ötesinde

oysa ben yitirdim anacığım

bütün özgürlüğümü

sardı bütün zerrelerimi bu acı

ta derinden derine

yüreğimde bir sızı

gözlerini yaşlı gördüm anacığım

seni, düşümde"


Bir zaman kaybı gibi yaşamak ile hayatın anlam arayışında olmak birbiriyle çok benzer bir eksende dolaşırlar. Dışarıdan bakıldığında insana, içeride hangi evrede olduğu pek anlaşılır olmaz.  Görüntüde aynı eylemsizlik yansır insanların izlenimlerine. Birinde dört bir yandan çekildiği hissiyle hareket edemez insan ; diğerinde hareket etmediğinin farkında bile değildir. Birinde yazamaz , zihnine aynı anda hücum eden düşüncelerden ; diğerinde yazamaz eli kaleme giderse ne yapması gerektiğini bilmediğinden. 


Hayatta kolay yol yoktur. insan her an yaratılışının tamamlanmasına katılmasına müsaade edilen tek varlıktır. Bu nasıl kolay yoldan olması beklenecek bir vaziyet olabilir ki? 


" Oysa ben yitirdim anacığım

bütün özgürlüğümü 

Sardı bütün zerrelerimi bu acı

ta derinden derine "

 

insanın insan oluşunun acılı olması gereğini anlamlandırmam çok zaman aldı. Bunu kabullenmenin getirdiği ferahlık, uykularımı kaçırıyor. Acı, atlatılması gereken bir duygu yoğunluğu değilmiş ki. Ben her an yeniden doğuyorum. Her an yeniden yaratılıyor ruhum karşılaştığı her insan ve başına gelen her hadise ile. 'Var oluş sancısı' diye bir tabir var ya hani. Ekonomik bunalımlar ve gündelik hayatın çöplüğü internet medyası yüzünden, maalesef ki kullanıldığında dalga geçilme hissi uyandırıyor artık içimizde. 

Fakat bu var olmak sancısız olmayacak. Öyleyse zihnimizde yığılıp kalmış ön kabullerden bir bir kurtulmak zorundayız. Kalbimiz , kendini tanımazsa ruh tamama erişmezse hikayemiz yarım kalacak. 

insan, hikayesini tamamlama imkanı olduğunu  anlayamadan ölüyor.





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

bulutsuzluk özlemi

Ukde

Mektup