Kayıtlar

bulutsuzluk özlemi

 Ne kadar uğraştımsa senden kaçmaya o kadar kapıldım rüzgarına. Sevmeye yeteneksiz miyim bilmiyorum. Korkarak sevdiğim senden, güvenli limanıma kaçmaya uğraştım. Olup biten bundan ibaretti aslında ikimizin arasında.. Korktum, senden çok korktum. Bir şekilde benim için daimi güvensiz bir yerdeydin, hep acı vardı senle ilişkili olarak ruhumda, ne zaman yanına gelsem hata yaptım, ne zaman gitsem hepsi de hataydı. Hiç tanımamış olmayı dilerdim. Seni hiç tanımasaydım nasıl biri olurdum sahiden bilmeyi isterdim. Sen, benim sonsuz ukdemsin. içimden atamayacağım o ukde, o sevgi, o çaresiz kalp ağrısı.. bir süre sonra iki yabancı olacağız.. Sözlerimi geri alamam, yazdığımı yeniden yazamam.. Bir daha geri dönemem. Ben, senden uzakta mutlu olacak mıyım bilmiyorum. Ama senden uzakta olmam gerektiğini biliyorum. Bu bir veda yazısı değil. Bu bir bulutsuzluk özlemidir. 

Hatalarla Dolu Dopdolu Bir Kalp

 Sevgili Okuyucu, Sizi yakınlarda tutmadığımı itiraf ediyorum. Zira kendimi size açmamın kendimden kaçışımı zorlaştıracağından hiç şüphem yok. Bu nedenle kalbimi karşıma almaktan kaçtığım müddetçe, sizden de kaçıp duruyordum. Başımdaki çizgilerden bulutları alıp da önüme düşünmeye başladığımda ise işlerin artık benim için hiç de eskisi gibi olmadığını, olamayacağını kavradım. İnsanlığın binlerce biçiminden yalnızca birini yaşamımla tecrübe ederken, insanlığa ve insana dair genel geçer çıkarımlar yapamayacağımdan artık emin oldum. Bu nedenle boyumu aşan cümleler kurmak beni eskisinden daha çok ürkütmeye başladı diyebilirim. Eskilerde sevdiğim hiçbir şeyi sevmez olduğum bugünlerde, kendime ait çelişkileri bile yakalayamazken kime neyi nasıl anlatayım sevgili okur? İşte tam da bu yüzden, çocukluğumdan beri yazmağa olan merakım artık iyiden iyiye azaldı. Artık yalnızca içini yazıya döken bir kimseyim bu yeryüzünde. Ne bir kişiye ilham olmak gibi bir hayalim ne de bunun gerçekleşebilece...

9 Aylık Bir Hanımefendi

  Yazının büyüsüne kapılmış bir kadının, hayatın büyülü taraflarına duyduğu arzuların peşinden giden bir kadının doğum günlerinden birinde, onunla sohbet etmeye hoş geldin sevgili okuyucu. Geçtiğimiz yılın en büyük olayı ne diye düşünüyorum şimdi, bu gece.. Buraya en son geldiğim vakitlerde hayatım için verdiğim kararlarda nasıl korktuğumu hatırlıyorum. Çok zorlandığım, kararsız kaldığım, belirsizliğe atladığım, yalnız hissettiğim zamanlardan geçtim. ancak ait olduğum dünyayı bulmaya doğru cesaretlenmeme destek olan tüm yakınlarımın varlığına şükrederek, bugün bulunduğum yerden oradaki kendime şefkatle sarılıyorum. o kıza bugün yaptığı şeyler, bugünkü hayatı gösterilmiş olsa bir dakika bile şüpheye düşmeden yola düşerdi :) Ama ne bir dakika erken ne bir dakika geç kalınmış bir yol bu sefer yürüdüğüm. uzunca zaman rüzgara karışıp sürüklendiğimi hissettiren bütün anılarım şimdi beni gökyüzüne taşımak için sıra sıra dizilmiş bulutları andırıyorlar.   Sevgili okur, son yılımd...

İşten Ayrılmak, Akademiye Atılan İlk Adımlar, Üretkenlik ve Kafa Karışıklıkları

Hukuk Fakültesinden mezun olan her öğrencinin tecrübe ettiği staj deneyimini tamamlamanın haklı gururu ile yazıyorum bu satırları. Yüksek lisans eğitimi almanın tadına vardığım bugünlerde Erasmus fikri aklıma düşüverdi. Hayatımın şekillenişini izlerken, yapacağım konferansları ve çalışmam gereken konuları derin derin düşünürken bunların hiçbir yaraya dokunmaması korkusu da içimi derinden etkiliyor. Tutku, sevgili okuyucu. Aşk, arkadaşlık, çalışmak, kendi halinde bir dünya kurmak, birlikte uçmak, koşmak, yürümek, durmak. Yeryüzünde aidiyetsiz hissetmekten yorgun düştüğüm bugünlerde artık kendim için yeni bir perdenin açıldığını seziyorum. Rotamın daha güvenli bir alana doğru yol aldığını hissediyorum. Bu ülkenin bir ferdi olduğum için kendimi iyi hissediyorum. Yurtdışında yaşamak beni nasıl hissettirir, bunu Erasmus düşüncesi ile internette üniversite bakınırken bir kere daha sorguladım. Çok tuhaf ama yurtdışında yaşamaktan ödüm kopuyor. Ülkemin her köşesi benim için sıcak, yurtdışının ...

Mektup

 Özlemekten daha zor bir his var sevgili okuyucu, özlediğini kendine dahi itiraf edemeyeceğin birini özlediğini bilmek. Bazen hayat çok zorlaşıyor, bazen bütün yollar karmakarışık bir hal alıyor. Böyle zamanlarda bir arkadaşımın benim yolumu aydınlatabilmesini çok özlüyorum. Onunla paylaştığım iç dünyamda oluşan düğümleri sabırla ve merhametle çözmek için saatlerce uğraşmasını çok özlüyorum. Bana, hayatı öğretmek için çabaladığı anları çok özlüyorum. Arıyorum sevgili günlük, bu hissi çok arıyorum. Çünkü, bir kimsenin merhametle, dürüstlükle size sizi anlatabilmesi güzel bir şeydir. Hem birisi tarafından bu kadar berrak bir şekilde tanınmanın yarattığı ferahlık, hem anlaşılmanın insanın içinde oluşturduğu güven hissi paha biçilemez. Üstelik bu arkadaşımdan pek çok şey aldığım gibi kendisinin benden beslendiğini de görmekteydim. Bunu da ayrıca özlüyorum. Kalbimin içi hep hasretliklerle doldu. Eskiden ölüm dışında hiçbir şeyin insanların birbirlerine içinden geçenleri söylemesine mani...

Bir Akşam Sohbeti

 Sevgili Okuyucu, Doğrular birbirine göz kırparak geçiyor halkımızın arasında. Birlikte yaşamak bundan belki biraz daha zor. Teğet geçiyoruz her gün kendi hikayemizin bir başka açısından. Ama çok zor bütün sevdiklerinin hayatına bakışıyla başa çıkmak. Çok zor sevgilinin gözlerinde yorgunluğu görüp yeterince çabalamamış gibi hissederek mahcup mahcup başını yastığa koymak. Kalbim yoruluyor sevgili günlük. Siyasi meselelerden, gündemin yorgunluğundan, izinlerden, sevilmekten, güvende tutulmak uğruna yaşamamı geciktirdikleri günlerimden kalbim yoruluyor. Kalbimin yorgunluğunu anlatamamaktan kalbim yoruluyor. Kime, neyi, nasıl anlatacağım bilmiyorum. Kime, neyi, nasıl açıklayacağımı da bilmiyorum. Bakış açıları sevgili günlük. Beni çok yoruyor. Bakış açıları, pek çok şeyi değiştiriyor. Benim bu açılardan bakacak kadar kafamı çevirmeye gücüm, takatim kaldı mı bilmiyorum. Kalbim, kendi mücadelesini değerli kılıyor görüyorum. Kalbim bu mücadeleyi yaşarken kimsenin görmesini ummadan yürüyor...

Günce/

Bir ağacın kovuğuna sığınmış, dışarıda yağmurlar yağarken bebeklik battaniyesinin altında uyuduğu için güvende hisseden bir kız çocuğu gibi hissediyorum. 24 yaşında, üniversiteyi bitirmiş, mesleğinin henüz başlarında biri böylesine savunmasız, sahipsiz hissetme hakkına sahip midir? Yoksa meydana çıkıp bütün zorluklara göğüs gererek mücadele mi vermelidir hayata karşı?  Ben bir insanım. İnsan olduğum için haklarım var. İnsan olduğum için tarihten bu yana kocaman bir bütünün doğal bir parçasıyım. Çalışmak istediğim alanlar, hedeflediklerim, araştırmak istediklerim, peşinden koştuklarım ve daha nicesi. Yaşıyorum, yaşadığımı hissediyorum. Yoruluyorum, yorulduğumu hissediyorum. Ben varım, buradayım, iyi bir niyet taşıyarak ve her kötülüğün farkında olarak, hatalar yaparak, zorluklar aşarak, alaya alarak kimi zaman kendimi, kimi zaman sonsuz bir saygı duyarak ama hangi koşul altında olursa olsun ben buradayım. Yazıyorum, okuyorum, büyüyorum. Burdayım. Hayatın bütün gerçekliğini bir kenar...